Bağdat ve Şam’ın Görkemli Rasathaneleri…





Sadece Bağdat ve Şam değil Isfahan, Kurtuba, Toledo, Kahire, Herat ve Urfa’da pek çok çağını aydınlatan bilim insanı yetişti, bir çok rasathane yükseldi bozkırlardan yıldızlara doğru.

Bugün, onlarca asır önceki alimleri ve rasathanelerinden çok uzak bu toprakları anmamak vefasızlık olurdu elbette. Anarken de anlamak gerek. Acaba Uluğ Bey bugünleri görseydi ne düşünürdü? Kim bilir belki de yıldızlar bile acısını, hüznünü hafifletemezdi.

Aşağıdaki paragraf izlediğim bir belgeselden alıntı. Bu bilim merkezlerinin asırlar öncesiyle bugünü arasındaki uçuruma ışık tutması açısından önemli;

‘’Çarşılarda dini ,felsefi,bilimsel tartışmalar yapılıyor. Bağdat ve Şam’ın görkemli rasathanelerinde ise astronomi çalışmaları. Medreseler yükseliyor bozkırın ortasında. Kütüphaneler, şifahaneler ve ulumabetler. Ve elbette doğuyu aydınlığa boğacak büyük üstadlar.

Öyle bir meşaledir ki yanmaya başlayan her meraklı zihin bu ateşten kendine düşen payı alır ve her büyük deha bu ateşe kendi korunu bırakır. İşte İpek yolu üzerinde önemli bir merkez olan Farab’da da bir genç adam kervanlara Aristo kitapları ısmarlıyordu. Kendisini ‘Üstad-ı Salih’ yani Aristo’dan sonraki ikinci üstad yapacak olan zihni hazırlığı yapıyordu.’’
Asya’nın Kandilleri-Farabi

Bu uçurum bir tarafa çağlar boyu insanlık olarak gelişsek de çağını aşan insanların zaman kavramının önüne geçtiği de bir gerçek. Yüz yıllar sonra bile Biruni gibi, Katip Çelebi gibi gökyüzüne bakabilmek sadece onu anlayanlara özgü ve her insanın marifeti değil. Yıldızlar gökyüzünde ışık saçtığı müddetçe gökyüzüne bakan her tutkun Uluğ Bey’i de onun gibi gökyüzüne hayran her büyük astronomu da anımsayacak, belkide anlayacaktır. Biz unutsak da yıldızlar hatırlatacak. Uluğ Bey’den söz açılmışken ondan devam edelim.

1259 ‘da kurulan ve kendisine ancak kalıntıları yetişen Meraga Rasathanesi’nden aldığı ilham ve astronomi sevgisi belki de onun yürüdüğü yolu şekillendirmiştir. Bir çok kaynakta bu rasathanenin kalıntılarından çok etkilendiği söylenir. Elinde bulundurduğu iktidar gücü sayesinde kurduğu Semerkand Rasathanesi’nde Bursa’dan gelen Kadızade Rumi ve Gıyaseddin Cemşit el-Kâşî başta olmak üzere pek çok büyük bilim insanı ile çalıştı. Sonraları bir başka büyük astronom Ali Kuşçu’da bu ekibe katılmıştır.


Uluğ Bey Rasathanesi-Semerkand



1437 yılında gözlem sonuçları yayınlandığında ortaya çıkan eser Batlamyus’ un Alamagest (Büyük Bileşim) isimli eserinden sonra bilim tarihinde ki en önemli yıldız kataloğu olmuştur. Ve Galileo teleskobunu gökyüzüne çevirip astronomide bir devrimi gerçekleştirene kadar bu denli büyük bir katkı olmamıştır astronomi tarihinde.



Uluğ Bey zici (yıldız kataloğu) 48 takım yıldızı içerisinde bulunan tüm yıldızların konum bilgisini içerir. Ayrıca o güne kadar yapılmış astronomik çalışmalarının eksiklerini ve yanlışlıklarını da gidermiştir. 4 bölümden oluşan Uluğ Bey yıldız kataloğunda kısımlar şöyledir; 1-Farklı takvimler ve tarihleri/ 2- Zaman hakkında yorum ve zaman bilgisi, trigonometrik fonksiyonlar, ekliptikel ve ekvatoryal koordinatlar, enlem ve boylam tayini, 3-Güneş, gezegenler ve yıldızların hareketleri ve seyri, tutulmalar ve astronomiye ait bazı bilgiler/ 4-Sabit yıldızların mevkileri ve durumları ve astroloji. Günümüzde geçerliliğini koruyan 7 takım yıldızını astronomiye kazandıran Alman astronom Johannes Hevelius’un eserlerinde adı geçen 5 astronomdan biri olmuştur Uluğ Bey. İlerleyen yüzyıllarda gelişen ve araştıran batı toplumunda adı sıkça anılmıştır.

Bu alimleri ağırlamış ve astronomide bir başucu eserinin yazıldığı rasathane yakın tarihte kazı çalışmalarıyla gün yüzüne çıkarılmış. Bir ara rasathane tahıl ambarı olarak kullanılmış. Bu da bu yüzyılın insanının gökyüzüne aşkla bakan insanları anlamaktan ne denli uzak olduğunu gösteriyor. Rasathanesiyle, çalışma arkadaşlarıyla, eserleriyle kim bilir ne kadar yabancıdır bir dönem yaşadığı topraklara Uluğ Bey. Oğlu tarafından öldürülen Uluğ Bey’in yaşamını anlatan bir başka belgesel şöyle bitiyor;

‘’ Timur büyük bir cengaver, Uluğ Bey büyük bir astronom olarak geçerken tarihlere, Abdüllatif’in payına düşen baba katilliği oldu.

Ay’ın görünen kraterlerinden birine onun adı verildi. Dedesi Timur yeryüzünü kılıcıyla fethe koyulmuş, ve ölüm onu durduruncaya dek yürümüştü. Uluğ Bey’de kalemiyle gökyüzünü fethe koyuldu ve ölüm onu durduruncaya dek yürüdü. Ama Uluğ Bey’in fethettiği genişlik, dedesinin fethettiğinden çok daha sınırsız ve uzun ömürlüydü.

Yıldız cetvellerinin giriş bölümünde, bıraktığımız izler ne olduğumuzu gösterir yazılıydı. Semerkand’taki bir rasathaneden esrarlı gökyüzüne doğru bir yürüyüş başlatmış ve ardında yıldız tozundan ayak izleri bırakmıştı.’’


Asya’nın Kandilleri -Uluğ Bey





Daha Fazla Okuyun: İbni Sina'nın Yalnızlığı



Faydanılan kaynaklar:
Wikipedi/Meraga Rasathanesi, Batlamyus, Johannes Hevelius

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Işıklı Takımyıldızı Maketi Yapalım

Türkiye'de Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Okumak

Astronom Olmak İstiyorum!

Gökbilimi Takip Edin