Fizikçiler müziği sever, Astronomlar ise şairdir.



Bu da nereden çıktı? diyebilirsiniz. Fizikçilerin müziği sevdiği bir gerçek, en azında bir genelleme yapabiliriz. Bir fizikçi iseniz ve müzikle aranız yoksa size sıra dışı fizikçi gözüyle bakmak isterim. Doğanın notalarıyla yazılmış müzikleri dinlemeye alışkan olmalarından olsa gerek. Ama ben astronomlara daha fazlasını atfetmek isterim. Başlığı atarken çok düşünmedim, çünkü daha bir astronom adayıyken -ki halen öğrenciyim-bana şiir yazdıracak çok şey gördüm gökyüzünde. Bence insanoğlunun sanatsallığı astronomi kökenli. Düşünsenize çok eski dönemlerde başınızı kaldırıp gökyüzüne bakı verdiniz, sıfır ışık kirliliğinde inanılmaz bir gökyüzü görünüyor olmalı. Tamam ilk başlarda biraz korkmuş olabiliriz ama hayranlığımızı gizlemediğimizde bir gerçek. Hayranlık uyandıran şeyler ilham kaynağı da olabilir. Venüs’ten korktuğumuzdan çok ona hayran olmuş atalarımız,akranlarımız. Öyle olmasaydı aşkın ve güzelliğin koruyuculuğunu layık görürler miydi. Bu güzellik tanrıçası şu günlerde güzel, özel bir buluşmayı kimselerden gizlemiyor. Hemde hiç beklenmedik bir aday ile. Alın size şiir yazdıracak bir görüntü daha.





Mudanya sırtlarından görüntülenmiş Jüpiter(3 uydusu ile birlikte)-Venüs yakınlaşması. Uğur İKİZLER

Yeryüzünde bizi üzen pek çok olay cereyan etmesine rağmen gökyüzü hiç oralı olmadan hala güzellik, umut ve mutluluk saçıyor. Gezegenlerin hareketleri, konumları iş ya da aşk hayatınızı etkilemeyecek birilerinin dediği gibi. Ama bazen binlerce ışık yılı öteden gelen ve gözlerinize dokunan ışık demetleriyle mutlu olmak bilim dışı değildir elbette. Şairlik mertebesi tam da burası. Gökyüzü size çokça ilham malzemesi sunuyor. Bunlarla oturup ne yazacağınız size kalmış. Mesela sistemimizdeki 8 gezegenin muhtemelen var olduğundan beri aynı yıldızın (Güneş’imiz) etrafında dolanması Newton kanunlarıyla açıklansa da bana sadakati de hatırlatır. Öte taraftan ben Venüs’ün yüzey sıcaklığının yaklaşık 500 derece olduğunu öğrendiğimden beri Satürn’e hayranım. Sanırım bu konuda yalnız değilim, etrafında 60 küsür hayranı var. Bir de halka sistemi… Buradan bakınca ne kadar da uyumlu görünüyorlar. Aşağıdaki fotoğrafta bence çok şiirsel ne dersiniz?







Resimde Titania, Umbrel, Miranda, Ariel, Oberaon uyduları sol yukarıdan aşağıya doğru görülüyor. Ayrıca çok dikkatli bakılınca Satürn’ün hemen sol üst ve sağ altında Portia ve Puck’ı da görmek mümkün. Bunun kadar zengin olmasa da bir Satürn gözlemi sonrası gördüğüm rüya ile bir iki cümle karalamıştım.







Düşünmüşsünüzdür. Evrene oranla çok çok küçük yer kaplayan bu gezegenin içindekiler neden bizi bu kadar meşgul ediyor. Sanırım hepiniz şu soluk mavi noktayı ve Carl Sagan’ın enfes yorumunu hatırladınız. Gökyüzüne bakmak bize bir takım bilimsel veriler sunsa da yeryüzündekilere gereğinden fazla değer verdiğimizi de hatırlatır. İnsana ve doğaya değer vermeliyiz. Onun ötesindekilere erişmek için var olan hırsımızın ne kadar anlamsız olduğunu da öğretiyor astronomi. Şiirsellikten buraya geldik… Eh bence şu sıralar yer yüzündekilerin, bizlerin anlaması gereken en önemli olgu. Bana bunları yazdıran gökyüzü kim bilir sizlerde ne duygular uyandırdı, uyandıracak. Astronomlara aynı zamanda bir şair gözüyle, gökyüzüne de bir ilham kaynağı ve iyi bir öğretmen gözüyle bakabilmeniz dileğiyle. Yıldızlı geceler…


Halil Bağış

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Işıklı Takımyıldızı Maketi Yapalım

Türkiye'de Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Okumak

Astronom Olmak İstiyorum!

Gökbilimi Takip Edin