Türkiye'de Bilim Yaparken

Aslında bu yazı için farklı bir kaç başlık düşündüm sırasıyla. Onlar biraz umutsuzluk içeriyordu, ama durum öyle değil! Artık pek kullanmadığım mail adresimi kurcalarken TÜBİTAK BİDEB ile olan maillerimizi gördüm. Lise yılları o zamanlar. Lise 2 ve 3. sınıfta iki kez başvurmuştum TÜBİTAK Ortaöğretim Araştırma Proje Yarışmasına. Bir kez Biyoloji bir kez Fizik dalında başvurduğum yarışmanın her ikisinde de sonuç değişmedi. 

TÜBİTAK gerekçeli bir mail ile bir üst aşamaya kalmadığımızı yazmıştı. Aslında bugün bile faydalarını gördüğüm çok fazla güzel deneyim kazandırmıştı bu girişimler bana. Üstelik ilk kez o zaman bilim yapmıştım. Çok güzeldi, doyumsuz... Sıfır kaygıyla ve beklentiyle, özgürce bilim. Bugün akademiyi yavaş yavaş tanımaya başlayan bir üniversite öğrencisi için oldukça harika... Salt bilim olağanüstü bir tad veriyor. Bu anlara ait bir fotoğraf buldum aşağıda.

Şanlıurfa, Urfa Anadolu Lisesi

Çok güzel günlerdi tartışmasız. Ama bir o kadar da yorucu. Deney aletlerini tanımak, kullanmak, deney düzenekleri oluşturmak, deneyi test etmek... Acaba düzgün yaptım mı diye düşünürken her defasında tekrar yapmak için bir neden bulduğum onlarca kez tekrarlanan deneyler. Biyoloji projesinde 6 adet bitki lazımd ve bu bitkiler eş değer olmalıydı. Hazır almak mantıklı olmayacağı için, eş saksılara, benzer tohumları, aynı toprak kullanarak ekmiştim. Hatta saksıya koyarken tüm tohumların aynı derinlikte olmasına bile. Her gün eşit miktarda Güneş ışığı almalarını sağlamıştım. Tüm bunlara rağmen su verme zamanları karışmış, mililitreler eşit gelmediği olmuştu. En baştan başladığım bile olmuştu. Çözeltiler için Harran Üniversite Kimya bölümüne gitmiş yardım almıştık arkadaşımla. Çözünürlüğü iyi kalitede olan fotoğraf makinem olmadığından babamın telefonuna el koymuştum. Resmi evraklarla uğraşan adam telefonsuz gidiyordu devlet dairesine. Proje raporunu, özetini ve diğer gerekli evrakları evimize yakın bi internet kafede hazırlamıştım. Herkesin deli gibi online oyun oynadığı bir ortamda rapor yazmak çok garip hissettirmişti. Elektrikler gitti, bilgisayar bozuldu, dosyalar kayboldu... Defalarca kez yazdım aynı belgeleri.  Üstte resimde yer alan görseldeki laboratuvar fizik öğretmenim tarafından resmen bana tahsis edilmişti. Anahtarı bana verilmişti. Yedek anahtar çıkarın kendinize demişti güzel öğretmenim. Beni mutlu eden ve üzen gelişmeler iç içe idi. Annem internet kafeye gelip kafe sahibiyle konuşup beni 1-2 saatliğine yemek yemeye götürmüştü. O da benimle proje hazırlamış gibi oldu. Ben bilime ne kadar düşkünsem o da bana o kadar... 


Servet hocanın -fizik öğretmenimin adı buydu- evine gittim kaç kere. İmzalar için. Olabildiğince sıcak ve samimi aile ortamında TÜBİTAK belgelerini imzalatıyordum. Dualar, temenniler, kurabiyeler... 

Çok fazla maceradan sonra gitti proje. Olumsuz yanıt(lar) geldi ki bunlar gayet doğal. Çok fazla hayal kurmuştum, üzüldüm. Bugün daha iyi biliyorum ki bu sonuç kabul edilebilir. Kurul tarafından sergiye ya da finale çağırılmamış olması gayet doğal ve bunu anlayışla karşıladım. Bu arada proje başvurusu aşağıda.


O zamanlar da aklıma gelen bir soruyu TÜBİTAK'a sormak istiyorum, Ülkenin ücra bir köşesinde pek parlak olmayan bir okulun öğrencisi astronominin ve fiziğin en büyük sorunlarından biri için proje yazıyor. İsterse saçmalıklarla dolu, bilim dışı olsun hiç mi ilginç gelmedi? Bu sadece benim için geçerli değil elbette. Ülkenin her yerinde tutkuyla yapılan her girişim için sorulabilecek bir soru. Hiç mi heyecanlanmıyorsunuz? Bu soru bazılarına çok duygusal gelebilir ama TÜBİTAK'ın duyarsızlığı kadar ruhsuz olamaz. 


Bir teşekkür edin. En azından hikayesini dinleyin bu çocukların. Ufak bir kağıt parçası olsa da okuluna ve öğrenciye teşekkür içeren bir belge gönderebilirsiniz mesela. Emeklerinin bir hatırası olsun diye. Amaç ülkedeki bilimi yaygınlaştırma ise bu sadece birincileri seçmekle olmuyor. Kaç çocuğun hayalinde TÜBİTAK var? Neden ben TÜBİTAK'ı tanımdan çok önce NASA düşleri kuruyordum? Bu soruların sorulması bile çok üzücü. Pek çok şeyin farklı olmasını dilerdim. 



İlerleyen zamanlarda başvurduğum dallar başta olmak üzere derece alan projelere göz attım. Sırf reklam yapabilsin diye başvurmuş kolejlere nasip olmuştu dereceler. Fasulyeler daha ilgi çekici olsa gerek.

Ama ben asla pişman değilim. Bugün anımsayınca gülümsedim çokça. Bir dünya anım ve deneyimim var. Ve oldukça umutluyum TÜBİTAK'a rağmen. 



--------

Forum Ekspres Yayında!  Foruma git.



Forum Ekspres'e git.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Işıklı Takımyıldızı Maketi Yapalım

Türkiye'de Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Okumak

Astronom Olmak İstiyorum!

Gökbilimi Takip Edin