İbni Sina'nın Yalnızlığı
Her büyük zihin gibi içinde bulunduğu toplum tarafından amlaşılammıştı, anlatamamıştı. O'nun için söylenen şu sözler zaman zaman görkemli ama her zaman yalnız bir yaşam sürdüğüne işaret.
''Sizin hiç babanız öldü mü? Benim öldü, kör oldum''
22 yaşında babasız kalan İbni Sina'yı mecburiyetler Buhara'dan Gürganc'a, ordan Fera'ya, Baverd'e, Tus'a, Şakkan'a, Semerkan'da, Cacerme ve nihayet Hazar Denizi'nin kıyısındaki Cürcan'a sürükler. Sadık talebesi Cüzcani ile de burada tanışır. Samani Hükümdarı'nın ölümü üzerine Buhara'dan ayrılmak zorunda kalmıştır. Ürgenç'i seçmesinin nedeni Memuni Hanedanı devrinde bu şehrin orta asyanın Endülüs'ü olmasıdır. Ama tüm alimlerin koruyucusu olan Memun İbni Sina'yı koruyamamıştır. Şarkın kudretli hükümdarı Sultan Mahmut onu Gazne'ye davetiyle Ürgenç'te güzel günleri sona erer. Bu daveti geri çevirmesinin hükümdarın sert mizacı kadar Gazne'de felsefeye duyulan antipatinin büyük rolu vardır. İbni Sina Gazne'ye gitmeyecektir ama Harezm Sultanı'nın yanında da kalamayacaktır.
...
Silahlı yüz atlının kendisi almak üzere yola çıktığını haber alınca Karakum Çölü'nü aşarak Nişabur'a gelir. Ümitsizce Dihistan'a geçer. Hastalanır, yeniden Cürcan'a geçer. Babasının ölümünün ardından bir yaprak gibi ordan oraya savrulur.
...
Gündüzleri Sarayın işleri ile meşgul olduğundan öğrencilerine ancak gece ders verebilmektedir. Bu arada ünlü eser Kitab-ı Şifa eserine fizikle başlamış, El Kanun'da birinci kitabını yazmıştır. Asıl arzusu Alaüdevle'nin yanına gitmektir. Alaüddevle ile mektuplaştığı saraydan öğrenilince Ferdecan denilen bir köyün kalesinde hapsedilir. 4 ay süren hapisliğinde El Hidayat ve El Kuluç kitabını yazar.
...
1024 senesinde Hemedan'dan derviş kılığında beş adam sessiz sedası çıktılar. Nihayet Isfahan yakınlarında Alaüddevle'nin adamları tarafından karşılandılar. İbni Sina güller ülkesi Isfahan'ın çiçekli ve parlak çinilerle bezeli saraylarında şanına yakışır bir izzet ve ikram görür. ''Dünyanın Yarısı'' (Nıfsı Cihan) diye ünlenen Isfahan'ın büyük meydanında El Şifa kitabını bitirmekle meşgul olur.
Isfahan'daki güzel günler Gazneli Sultan Mesud'un bu şehri alması ile son buldu. O gün, askerler İbni Sina'nın evini ve kütüphanesini yağmaladılar. Aristo'nun tüm eserlerinin açıklamasını içeren El İnsaf isimli eseri de bu yağmada yok olmuştur.
Büyük hekim ömrünün son yıllarının kolit hastalığının ıstıraplı, şiddetli baş ağrıları ve sara nöbetleri içinde geçirdi.
Alaüddevle ile birlikte Isfahan'dan ayrılıp Hemedan'a giderken hastalığı nüksetti. Artık kuvvetinni çekildiğini, hastalağını yenecek gücü olmadığını biliyordu. Bu yüzden kendi kendini tedavi etmeyi bıraktı.
Öldüğü zaman 57 yaşındaydı. Batıda Avicenna İslam dünyasında Şeyh-ül Reis olarak bilinen bu büyük bilgin 1037 yılında öldüğünde arkasında 220 civarında eser bırakmıştı. O'nun zamanına kadar kan ruhun yeri olduğu bilinirken, o kanın ilk defa gıda taşıyan bir sıvı olduğunu keşfetmişti. İdrardaki şekeri keşfeden O'dur, sudaki mikrobu ve bir çok hastalıktan korunmanın ve tedavi olmanın yollarını, yüzlerce ilacı... Birçok hastalığa şifa dağıtan ibni Sina, aynı özeni kendine göstermedi.
...
Beden var olmak için bir ruha muhtaçtır, ruh varlığını sürdürmek için ne mekana ne de zamana muhtaçtır, demişti. İşte bedeninin ihtiyaç duyduğu zamandan ve bir türlü içine sığamadığı mekandan Hemedan'da kurtuldu.
Asyanın Kandileri, İbni Sina
--------
Yorumlar
Yorum Gönder