Umut Her Zaman Moda Olmalı
Hayatla ilgili sürekli tecrübe ettiğimiz şey, oldukça hızlı aktığı ve değiştiğidir. Son zamanlarım genellikle ön göremediğim süreçlerdi. Hayatımı ve elbette beni büyük ölçüde şekillendiren lisans eğitimim sonrası hayat benim için çoğunlukla flu bir halde idi. Esasında İstanbul Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri bölümünden mezun olalı 1 yıldan fazla oldu ama çok eski sayılmaz. Belki lisansın son senesini dahil etmek gerek ve neredeyse iki buçuk yıldır durum böyle. Yani ileriye bakınca çok az netlik görebiliyorum. Bu kişisel yönleri olan bir sorun olsa bile bana özgü değil. Ülkemiz, daha doğru bir ifadeyle ülke koşulları gelinen netice itibariyle beni ve sayısız genci bu sorunla baş başa bırakıyor, uzunca bir süredir. 90'larda doğmuş olan bizim nesilin gençliği pek güzel geçmiyor. Arkadan gelenlerin daha bunaltıcı bir tablo ile karşılaşacağını görebiliyor ve sayısız yaşıtımından duyuyorum.
Nereden bakarsak bakalım bilimi, çağdaş değerleri, sanatı ve insanca yaşamayı ilke edinenler için bir süredir umutlu olmak, umutla kalmak oldukça güç. Bu değerleri özel ve lüks kabul edenleriniz olabilir ama su kadar temel olduğunu söylememe izin verin. Her ne kadar bilim insanı olmak bana göre uzunca bir süreç ve bir diplomadan çok daha fazlasını gerektiriyor olsa bile ben bir bilim insanıyım ya da adayıyım. Ülkem bana bir şeyler sunmuyor, sunamıyor.
Bunun sonuçları pratik hayatta çok yorucu ve bazen umut kırıcı. Önceleri umudu taze tutmanın hatta ilk zamanlar umudun küçük bir kısmını bile korumanın oldukça zor olduğunu düşünüyordum. Ama zaman gösterdi ki umut her zaman var ve olmalı. Bir sene önce de böyle düşünüyordum ama böyle hissetmiyordum. Yani umudun olması gerektiğini, korumanın, her zaman yaşatılması gerektiğini biliyor, doğruluğuna inanıyordum fakat öyle hissetmiyordum. Şimdi ne güzel ki o hissi yakaladım.
Bu yazıyı okuyup soru soranlarınız olursa bunun bir formülü yok aslında. Yani umudu hisssetmek hayattaki küçük yaşantılardan, gelen bir şey bana göre.
Umudun her zaman var olması gerektiğine olan inancımı neden hiç kaybetmedim? Çünkü ne kadar değer verdiğim insan varsa, yaşamları tecrüblerle dolu olan, hepsi bunu ifade ederler hep. Üstelik buna doğulu bir şairiin şiirinde, fransız bir kadının şarkı sözlerinde ya da Stephen Hawking'in kitaplarında rastlamak mümkün.
Hissedebilme kısmı ise doğrudan doğruya sizinle ve çevrenizdeki güzel insanlarla ilişkili. Bazen aldığım bir telefon, mesaj ya da sohbet ederken duyduklarım, inanmakla kalmayıp hissetmeme sebep oluyor. Burayı biraz daha açarsam, örneğin kişisel çabalarımın görüşleri değerli insanlar tarafından takdir edilmesi en azından bu çabanın birileir tarafından izlendiğini ve bir yerlere ulaştığını gösteri ki bu beni mutlu eder. Çabalarımız elbette birileri görsün ve takdir etsin diye değildir, fakat onların boşuna olmadığını hissetmeyi de isteriz.
Umudu her zaman tadamayız ama her zaman varlığını korumalıyız.
Yorumlar
Yorum Gönder